Japonya’ya geldiğim ilk birkaç ay Japonca kursuna gitmiştim. Yaklaşık 15 kişilik sınıfta dünyanın dört bir yanından gelen kişilerle Japonca öğreniyordum. Ama hocalar gittikten sonra hepimiz İngilizce konuşuyorduk. Ben birkaç ay sonra İngilizce ağırlıklı olan bu okula gitmeme kararı verdim. Böylece aylık 50 bin yen de ödememe gerek kalmayacaktı. Bunun yerine evime daha yakın, haftada 3 günlük kurslar araştırmaya başladım. Bu arada ben de Japonya’nın keyifini çıkarmaya başlamıştım çünkü hergün okula gitmiyordum. Ama artık Japonca kursuna da başlasam iyi olacaktı. Böyle bir ya da iki ay geçti.. Katıldığımız bir festivalde gönüllülerin Japonca öğrettiğini öğrendim. Oradaki gönüllülerle konuştuktan sonra hafta içi bir gün belediyeye gidip kurslar hakkında daha detaylı bilgi aldım. Benim bağlı bulunduğum belediyede haftada üç gün, günde iki saat gönüllüler tarafından ders alabiliyoruz. Ancak bir çok belediyede haftada bir gün ile sınırlandırılıyormuş. Bu dersler genellikle ücretsiz oluyor.
Ayrıca özellikle yabancı annelerin konforu da düşünülmüş, onlar için çocuklarına da gönüllüler bakıyorlar. Ayrıca çocuk klübü ile yabancı anneler arkadaş ediniyor. Ben bunu çocuğu olan bir Rus arkadaşımdan öğrendim.
Ayrıca belediyede yabancıların entegrasyonu için Japon kültürünü anlatan etkinlikler de yapıyor. Ben de vaktim olduğu sürede bu etkinliklere katılıp keyifli vakit geçiriyorum. Hem de burada yabancıların en çok problem yaşadığı konulardan biri yani arkadaş bulma problemi de bir nebze olsun çözülüyor. Ben hem ailem, hem arkadaşlarım, hem de part time işlerim sayesinde arkadaş bulmada problem yaşamadım. Ancak çevremdeki birçok yabancının bu konudan yakındığını biliyorum. Bu açıdan da faydalı.
Peki öğretmenler kim? Öğretmenler genellikle emeklilikten sonra topluma nasıl faydalı olabiliriz diyen kişilerden oluşuyor sanırım. Ya da artık çocukları büyümüş ev hanımlarından. Onlar bu işi öylesine profesyonel yapıyorlar ki öğrencilerden daha disiplinliler diyebilirim. Mesela benim ilk öğretmenim eğer derse gelemeyecekse (ki yalnızca bir kez oldu) ders saatini bana uygun başka bir güne çekmişti. Bir yıl boyunca her hafta derse geldi, benimle yemek yedi hatta alışverişe çıktık, evine davet etti.. evime geldi. Şimdi burdaki annem diyebilirim. Hala görüşüyoruz.
Ayrıca Japonya’da eğitim çok yüksek olduğu için bir çok gönüllü iyi üniversitelerden mezun, hatta çok iyi işlerde çalışmış, emekli olmuş kişiler. Buna rağmen gönüllü öğretmen olabilmek için bir sertifika alıyorlar ve bu sertifikanın parasını ceplerinden ödüyorlar. Bize verdikleri derslerden de hiç bir ücret almıyorlar. Bu sorumluluk bilinci bence Japonya’yı dünyanın en önemli 3. büyük ekonomisi yapan ve sayısız marka çıkartan bir ülke olmasını sağlıyor.
Bir gün Japonya’da yaşar da kurslara büyük paralar ödeyecek bütçeye sahip olmazsanız gönüllülerin sıcacık gülüşleri sizi bekliyor olacak